Resist the Devil and He Will Flee (Text Only) | Resurrect

KAYIP BOLGE

ORDU NEREYE?

Ordu nereye?
Türkiye nereye?

Ordu Irak’a giderken Türkiye nereye gidiyor?

16 Aralık 2007 tarihinde Kuzey Irak’ta bulunan PKK kamplarına yönelik başlatılan hava harekâtının ardından 21 Şubat 2008 günü Ordumuz Kuzey Irak’a karadan da girerek PKK kamplarına ve terörün altyapısına karşı bir kara harekâtı başlattı.

Bizler bu yazıyı yazarkan kara harekâtına ilişkin açıklama henüz yapılmış bulunuyor, dolayısıyla operasyonla ilgili bilgiler verme ve bunlar üzerine yorum yapma imkânına sahip değiliz.

Esasen artık bunun çok büyük önemi olmadığı da ortada. 16 Aralık tarihi itibarıyle Türk Ordusu zaten Kuzey Irak’a fiilen müdahale eden bir güç haline gelmişti.

Bu noktada Ordu’nun Kuzey Irak’a gidişini, Türkiye’nin nereye gittiği gerçeği içinde değerlendirmek daha büyük önem kazanmaktadır.

Şimdi sırasıyla bunlara bakalım.

ABD Genel Kurmay İkinci Başkanı Orgeneral James E. Cartwright Genelkurmay Başkanlığını ziyaret ederken

Ehud Barak ve Yaşar Büyükanıt

Son dönemde Türkiye-ABD ve Türkiye-İsrail ilişkileri askeri alanda gelişiyor. En üstteki fotoğrafta ABD Genel Kurmay İkinci Başkanı Orgeneral James E. Cartwright Genelkurmay Başkanlığını ziyaret ederken. Üstte ise İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt tarafından kabul edilirken.

Görünen gerçek Türk Ordusu’nun Kuzey Irak’a girmiş bulunmasıdır. Bu biz de dahil Türkiye’nin büyük çoğunluğunun uzun süredir istediği bir müdahaledir.

Ancak istenilen şeyin zamanlaması bazen istenilen şeyin yapılmasından çok daha önemlidir.

Ordumuz PKK kamplarına ve orada barınan PKK teröristlerine karşı bir operasyon gerçekleştirmektedir ama PKK bir süredir strateji değişikliğine giderek zaten bu zemini terk etmişti. Dolayısıyla bugün için geciken bir operasyonla karşı karşıya olduğumuzu öncelikle ifade etmemiz gerekir.

Burada önemli olan PKK’nın Türk Ordusu’nun müdahalesinden önce Kuzey Irak’ta bulunan üstlerini önemli ölçüde terk etmesi değildir. Bu, PKK’nın mekansal yer değiştirmesidir. Asıl önemli olansa PKK’nın mücadele zeminini ve yöntemini değiştirmiş olmasıdır.

Biz bunu daha hava harekâtımız sırasında ayrıntılarıyla açıklamış ve PKK’nın siyasallaştırılması operasyonundan bahsetmiştik. ABD’nin PKK’yı Ortadoğu’da kullanabilmesi için PKK’nın artık yeni bir PKK haline gelmesi gerekiyordu. Türkiye’nin bu yeni PKK’yı kabullenmesi içinse eski denilen bir PKK’nın bitirilmesi ve böylece toplumun rahatlatılması gerekiyordu.

Gerek Hava Operasyonu gerekse şimdiki Kara Harekâtı bu çerçevede ele alınmalıdır. Türkiye eski PKK’yı bitirmekte ve kendisini ispat etmektedir. Toplumu yatıştırmakta ve huzura kavuşturmaktadır.

Ama bunlar yarın karşılaşacağımız yeni PKK gerçeğinin üzerini örtmemelidir. Çünkü artık aslolan Ortadoğu’ya dünün kalıpları ile bakmamakatır yeni dönem gelişmeleri kavramaktır.

ABD-İsrail-Türkiye üçgeni

Burada ise ön plana bambaşka bir gerçek çıkmaktadır.

Bilindiği gibi ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bu bölgede Türkiye’nin büyük direnişi ile karşılaşmıştı. Hükümet ve Tayyip her ne kadar BOP’un gönüllü askerliğini üstlense de özellikle Ordu bu projeye katılmıyordu.

Ancak son dönemin en önemli olgusu Türkiye’nin yalnız Hükümeti ile değil aynı zamanda Ordusu ile de BOP’a razı olduğudur. Bu nedenle Türk Ordusu’nun Kuzey Irak’a girmesinden çok daha önemli ve geleceğimiz açısından belirleyici bazı giriş/çıkışları burada kaydedelim.

Son dört aydır neler olmuş bir inceleyelim

- Türk Ordusu adına Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergun Saygun PKK ile mücadelede koordinatör olmuştur.

- Hemen ertesinde ABD ile PKK konusunda görüşmeler başlamıştır. Bizim bile sayısını bilemeyeceğimiz kadar karşılıklı ziyaret yapılmıştır.

- Tabi bu arada Tayyip Erdoğan’ın 5 Kasım tarihinde Bush ile yaptığı görüşmeyi de aklınızdan çıkartmayın.

- Aynı dönemde NATO da sürece dahil olmuştur. NATO Avrupa Orduları komutanı da Türkiye’ye gelmiştir.

- Bu arada Ergun Saygun’un bir de Irak gezisi olmuş ve burada Irak Genel Kurmay Başkanı ile bir görüşme yapılmıştır.

- Aynı dönemde İsrail de işe dahil olmuştur. Hava Operasyonu için İsrail desteği açıklanmış ve bunun ardından İsrail Genelkurmayı ve Savunma Bakanlığı ile yakın ilişkiler başlamıştır.

Şimdi aktörleri yazalım; ABD, İsrail, NATO, Irak ve Türkiye.

Bu beş aktör hangi ortak Ortadoğu çıkarı için yanyana gelebilmektedir?

Elbette BOP.

Ve tabi NATO’nun tüm dünyaya müdahale stratejisi.

Bu çerçevede Irak gibi BOP çerçevesinde askeri işgale uğrayan, rejimi değiştirilen, fiilen üçe bölünen ve resmen de federe bir devlet haline getirilen bir ülke ile Türkiye yan yana gelebilmektedir.

Bu Türkiye’nin BOP’u resmen kabullenmesidir.

Kore’den İran’a NATO askerliği

Ama daha önemlisi var.

ABD ile ilişkilerin her zaman bir karşılığı olmuştur. 1950’lerde bu Kore idi.

Bugün ise İrandır. ABD İran’a saldırı öncesinde Türkiye’yi yanına almıştır ve bugün Kuzey Irak’a girmesine izin verilen Türkiye’ye yarın İran’a girmesi için talimat verilecektir.

Bunun Türkiye’nin Ortadoğu çıkarları için bir felaket olduğu ortada ama dünya çapında daha büyük bir felaket de bizi bekliyor.

ABD 15 gün önce resmi bir yazı ile Türkiye’den Afganistan için asker istedi. E tabi siz ‘ABD bizim PKK terörüne karşı stratejik ortağımız’ derseniz adamlar da size ‘siz de bizim Taliban terörüne karyşı stratejik ortağımız olun’ derler! Siz ABD’ye istihbarat veremeyeceğinize göre ancak askerinizi verebilirsiniz...

Fakat Afganistan şu anda NATO’nun denetiminde bir bölge. Türkiye’nin Afganistan için göreve çağrılması diğer NATO operasyonları için de bir başlangıçtır.

Mesela Kosova!

ABD NATO’yu kullanarak Balkanlar’a müdahale ettiğinde Türk askeri burada hem müslüman kimliği, hem Osmanlı geçmişi, hem de Türk nüfusla teması açısından önem taşımıştı. Yeni dönemde de Türkiye’ye bu rol biçilecektir.

Burada Türkiye’nin sadece ABD’nin yanına geçtiğini değil aynı zamanda Rusya’nın karşısına geçtiğini de tespit etmemiz gerekmektedir. Gerek ABD gerek NATO sürecine katılan bir Türkiye ister istemez Rusya ile karşı karşıya gelecektir. Ve bu karşı karşıya gelmenin cepheleri de belirmiştir.

Bu cephelerden biri bugün için Balkanlar gibi durmaktadır ama başka gelişmeler de yaşanmaktadır. ABD’nin Çekoslovakya’ya füze kalkanı kurma projesine Rus lideri Putin karşı çıkarken ‘madem füze kalkanı İran’a karşı o zaman git füze kalkanını Türkiye’ye kur’ demişti.

Demek ki önümüzdeki dönemde bir de böylesi bir gelişme yaşayacağız. Bu sadece İran’la değil aynı zamanda Rusya ile de karşı karşıya gelmek demektir.

Tarihimizde bunun bir örneğini ise Küba Füze Krizi’nde yaşamıştık. Tabi o zaman Rusya’nın Küba’ya yerleştirdiği füzelere karşı ABD’nin de Türkiye’ye Rusya’ya karşı kullanılmak üzere nüklleer başlıklı füzeler yerleştirdiğini ancak kriz çıkınca dünya basınından öğrenmiştik!

Kimbilir belki füze kalkanı ülkemize çoktan kurulmuştur da İran savaşı sırasında öğreniriz...

Demek ki önümüzdeki dönem ‘Türkiye nereye’ sorusunun karşılığı birden fazla ülke olacaktır:

İran

Afganistan

Kosova

Kısacası ABD’nin ve NATO’nun çıkarının olduğu her yer.

ABD-Türkiye-İsrail üçgeni Türkiye’yi felaketten felakete sürükleyecek bir dönemin habercisidir.

O nedenle PKK bitiriliyor diye sevinmek bize göre değil.

Daha önce PKK’yı sadece ve sadece kendi Ordumuzla ve kendi gücümüzle zaten bitirmenin örnekleri dururken hele...

ABD ile, İsrail’le girilen ittifakı desteklemek bize göre değil.

Siyah-Beyaz Türkiye: Ordu Irak’a, Türban Türkiye’ye!

Siyah-Beyaz Türkiye: Ordu Irak’a, Türban Türkiye’ye!

Siyah-Beyaz Türkiye: Ordu Irak’a, Türban Türkiye’ye!

Asker Irak’a türban Türkiye’ye

Peki Amerikan ve İsrail çıkarları için oraya buraya sürülen bir ülkenin içinde neler olacaktır acaba?

Yani Ordumuz İran’a, Afganistan’a giderken Türkiye nereye gidecektir?

Faşizme...

Şeriata...

Bölünmeye...

Bizim açımızdan ikinci felaket bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Tam operasyon günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül türban yasasını onaylayarak Türkiye’nin nereye gideceğini ortaya koymuş oldu.

Demek ki ülkemize sadece Amerikan askeri, tankı, topu, füzesi değil aynı zamanda bir İngiliz-Amerikan icadı olan türban da girecektir!

Peki Ordu; laikliğin teminatı Ordu?

28 Şubat 1000 yıl sürecek diyen Ordu?

O ne der?

Bişey diyemez çünkü onların diyecek vakti olmayacak! Kolay mı şimdi Kuzey Irak’talar, yarın İran’da öbür gün başka bir yerde...

Yani Tayyip’in dediği gibi askerlik yan gelip yatma yeri değildir!

O nedenle askerler savaşacak, türbanlılar okuyacaktır!

Ordu ABD işgallerinde rol alırken türban da Türkiye’yi işgal edecektir.

Türban deyip geçmemek gerek, herşeyden önemli göstergedir türban.

Ülkeniz işgal edilse, işgalciyle savaşırsınız. Faşizm gelse faşizme karşı mücadele edersiniz. Kurumlar ele geçse de, siyasi mücadele yürütebilirsiniz. Ama türban en büyük işgaldir, onunla savaşamazsınız.

Tüm Arap coğrafyası, Ortadoğu, İran, Afganiztan, Pakistan’dan Malezya’ya, türbana sokulmuş, yani iç işgale uğramış ülkelere bir bakın anlarsınız türbanın önemini.

Türbanın girdiği yere şeriat girer, özgürlükler gider. Şeriatın girdiği toplumda türbanla mücadele edecek bir muhalefete izin verilmez, bu tür laik partiler kurulamaz, zaten siyasi mücadelenin kendisi de yasaktır.

İran daha önce Amerikancı bir iktidar tarafından ele geçirilmişti, iktidar devrilebildi.

Afganistan’da Sovyet ordusunun işgali vardı işgalciler ülkeden atılabildi.

Ama iki ülkede de türban işgaline karşı insanların eli kolu bağlı. Çünkü türban sadece kadının kafasını değil, toplumun elini kolunu da bağlar.

Kara harekâtının ilk görüntülerini Genelkurmay yayınladı. Beyaz kar kamuflajlı askerlerimiz Irak’a doğru yürüyorlar.

Aydınlık, beyaz bir gelecek için bir umut...

Ama aynı zamanda türbanlı bir kara ordu Türkiye’nin tüm kentlerine, üniversitelerine doğru yürüyor.

Kapkara bir gelecek...

Türkiye, aydınlığa gitmiyor, karanlığa gömülüyor...

 

beni ısırdı
- bilirim -
18’lerde mondros’larda
demokrat suratlıydı
bilirim
bezirgân dişli
hâlâ damlıyor kanım
viyetnam’da kırılan dişlerinden
ve hâlâ aç dolaşıyor başkent caddelerinde
kurtuluş savaşı kahramanlarım
çoğunun çoktan söndü ödü ocağı
kalmadı çoğundan bir nişan bile
işte bundandır ki benim
birtürlü gülemiyor
gülemiyor
gülemiyor işte türkülerim

of ooofff
ne de çok seviyorum harita okumayı!
sakarya sivas erzurum
madrid seul havana
hepsini hepsini anlıyorum
alev alev budistleriyle saygon
linkoln’ün mezartaşı vaşington
ve süzgün gözlü kompradorlarıyla kurtuluş istanbulu

anlamak hem kolay
hem kolay değil

ne ölüm
ne aşk
ne de işsizlik
ve ne de deniz kabarması yüreğin
ne içki
ne çiçek
ne dostluk
ve ne de akşam saatleri dişi kentlerin
insan bir anda bütün bir evreni birden yaşıyor
kan sıçrayınca bağımsızlık bayraklarına

Birgün çıkıp geldiler - anlamsız yüzlerini ve gülüşlerini -
tüketimartıklarını üretimorganlarını ve eski külotlarını -
çikletlerini çukulatalarını getirip bıraktılar  -  tiklerini
mimiklerini çiğliklerini - gençkızların düşlerini getirip
bıraktılar - hergün hergün yeniden getirip bıraktılar -
iplerini oltalarını konservekutularını - süttozlarını
soyalarını salemlerini - kısırlıkhaplarını madalyalarını
tasmalarını - bayraklarını bayrakyırtmalarını sövmelerini -
anamıza bacımıza çocuğumuza - en çok önem verdiğimiz
şeylerimize - üretimorganlarını ve tüketimartıklarını
kullanarak - tanrının ve isa’nın ve bizimkilerin izniyle -
atlarını seyislerini çombelerini - tıraşlarını ve dişlerini
getirip bıraktılar - hergün hergün yeniden getirip bıraktılar -
sonra güzel güzel anlaşmaları - sonra güzel güzel sözleşmeleri -
sonra güzel güzel paylaşmaları - asılmışların ve asılacakların
izniyle - ve durmadan durmadan - baltazar bayramlarını -
sonra güzel güzel savaş uçaklarını - radarları rampaları
atombombalarını - denizaltı denizüstü bir şeylerini - bilinçaltı
bilinçüstü her şeylerini - piekslerini bitekslerini bitpazarlarını -
eroinlerini kokainlerini getirip bıraktılar - hergün hergün
yeniden getirip bıraktılar -

ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde

Hasan Hüseyin

Hasan Hüseyin

 
 

0 Comments

Add a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Restore Defaults
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol